Kim Daha Çok Aldatıyor? Kadın–Erkek Aldatma Oranları, Psikolojik Nedenler ve Kafa Karıştıran Mitler(Bilimsel Kaynak Araştırması)

Tek bir “dünya çapında” oran yok. Tanım, kültür ve ölçüm yöntemi değiştikçe rakamlar da değişiyor. En güvenilir uzun dönemli veriler (ABD’deki GSS) erkeklerin genel olarak daha yüksek oranda cinsel aldatma bildirdiğini, ancak farkın kapandığını gösteriyor. Avrupa’da yeni nesillerde tek eşliliğe dair tutumlar yumuşarken (örn. açık ilişkilere artan hoşgörü), bu da “neye aldatma denildiği” sınırlarını etkiliyor. Kısacası “kim daha çok aldatır?” sorusunun yanıtı; hangi ülke, hangi yaş grubu, aldatmanın nasıl tanımlandığı ve hangi soruyla ölçüldüğü gibi ayrıntılara bağlı.

Neden “en iyi ve en kapsamlı” tek bir çalışma yok?

Aldatmayı ölçmek zordur çünkü:

  • Tanım farklıdır: Yalnızca cinsel ilişki mi? Öpüşmek? Duygusal yakınlık? Gizli mesajlaşma? İnsanlar bunları farklı kutulara koyar. ABD’de geniş bir örneklemde yapılan bir YouGov çalışması, duygusal ve çevrim-içi davranışların “aldatma” sayılıp sayılmadığı konusunda kadınların daha geniş bir tanım benimsediğini gösterdi. Bu, oranların nasıl göründüğünü doğrudan etkiler.
  • Kültür belirleyicidir: Bazı ülkelerde konu daha tabudur (itiraf oranı düşer), bazılarında sıradanlaşmıştır (itiraf oranı yükselir). 2022 tarihli Avrupa odaklı IFOP/YouGov saha çalışması, tek eşliliğe alternatiflere (ör. açık ilişki) yönelik toleransın ülkeden ülkeye ciddi değiştiğini bildirdi—bu da hangi davranışların “aldatma” kabul edildiğini etkiler.
  • Saha yöntemi önemlidir: Yüz yüze yerine anonim anketlerde “itiraf”lar artar; evli nüfusa mı, tüm yetişkinlere mi sorulduğu sonuçları değiştirir.

Bu nedenle burada “en iyi/son” kaynak olarak iki ekseni baz alacağım:

  1. Uzun dönemli ve metodolojik olarak sağlam ulusal veri: ABD’de General Social Survey (GSS), evli bireylere “evlilik sürerken eşi dışında biriyle cinsel ilişki” sorusunu yıllardır aynı biçimde soruyor. Bağımsız analizler (Institute for Family Studies/IFS) bu veriyi cinsiyet, yaş ve kuşak kırılımlarıyla derliyor.
  2. Kültürler arası güncel tablo: Avrupa’da 2022’de IFOP/YouGov işbirliğiyle yürütülen ve tek eşliliğe/aldatmaya dair tutum ve davranış verileri sunan çok ülkeli saha (metodoloji şeffaf, örneklemler büyük).

Ayrıca psikolojik nedenler ve sonuçlar için yeni tarihli, hakemli çalışmaları temel alacağım (ör. Psychological Science, 2022; Chapman University’nin 63.894 kişilik kıskançlık/aldatma paradigması çalışması).

Kim daha çok aldatıyor? Veriler ne diyor?

ABD: GSS (uzun dönemli “evlilik içi cinsel aldatma” göstergesi)

  • Genel tablo: GSS verileri üzerinde yapılan IFS analizine göre, evliyken cinsel aldatma bildirenlerin oranı erkeklerde kadınlardan daha yüksektir; örneklem kümelerinde kabaca erkeklerde ~%20, kadınlarda ~%13 düzeyinde rapor edilmiştir. (Yıllara göre küçük dalgalanmalar olur; soru uzun süredir aynı biçimde soruluyor.)
  • Kuşak ve yaş etkisi: Fark tüm yaş gruplarında sabit değil. IFS, erkeklerin özellikle 50–70+ yaşlarda daha yüksek “aldattım” beyanına sahip olduğunu, buna karşılık genç ve orta yaşlı kadınlarda oranların zamanla yükseldiğini rapor ediyor. Bazı dönemlerde 60+ kadınlarda artış gözlenmiş olması da, “kim daha çok” sorusuna yaş ve kuşak penceresinden bakmayı zorunlu kılıyor.
  • Zaman içindeki değişim: Amerikan Survey Center gibi kurumların özetleri, son yıllarda “aldatma salgını” gibi bir artışın kanıtlanmadığını; GSS’nin nispeten yatay bir seyir gösterdiğini vurguluyor. Yani popüler kültürde hissettiğimiz “herkes aldatıyor” algısı, veriyle bire bir örtüşmüyor.

Avrupa: Tutumlar yumuşuyor, ölçüm genişliyor

  • IFOP/YouGov 2022 Avrupa sahası, tek eşliliğin alternatiflerine (ör. açık ilişki, polyamori) dair kabullerin gençlerde arttığını gösteriyor. Bu, “aldatma” tanımını ve kendini rapor etme davranışlarını etkileyen bir bağlam oluşturuyor. Resmî evlilik dışı cinsel ilişki oranları ülkeye göre farklılık gösterse de, tutum değişimi net: genç Avrupalılar “tek doğru ilişki biçimi” fikrine daha az katı yaklaşıyor.
  • Fransa özelinde, IFOP’un 2014 çalışması (tarihsel bağlam için sık atıf alır) yaşam boyu en az bir kez aldatma itirafını erkeklerde %55, kadınlarda %32 olarak bildirmişti. Bu çalışma Fransa örneğine özgüdür; yöntem ve “itiraf”a dayalı olduğu için doğrudan diğer ülkelere genellenmemelidir.

“Kim daha çok?” sorusuna net bir cevap var mı?

  • Dar tanım (evli iken cinsel ilişki) ve ABD örneği üzerinden konuşursak: Erkekler daha yüksek oran bildiriyor. Ancak yaşa/kuşağa göre fark kapanabiliyor.
  • Tanımı genişletip duygusal yakınlaşma, flört, gizli mesajlaşma, pornografi, “duygusal sadakatsizlik” gibi başlıkları kattığınızda tablo cinsiyet bazında karmaşıklaşıyor. ABD’de geniş örneklemli YouGov çalışması, kadınların bu tür davranışları daha sık “aldatma” saydığını, erkeklerin ise cinsel eylemlere daha çok odaklandığını gösteriyor. Bu da “kim daha çok aldatıyor?”u, kimin nasıl saydığına bağlı kılıyor.

Aldatma nedenleri: Psikolojik ve durumsal etkenler

Aldatma tek bir nedene indirgenmez; genellikle kişisel özellikler, ilişki dinamikleri, fırsat/erişim ve kültürel normların kesişimidir.

1) İlişki doyumu, mutluluk ve beklenti–gerçeklik farkı

  • 2022’de Psychological Science’ta yayımlanan büyük ölçekli bir çalışma, aldatan kişilerin aldatma öncesinde zaten daha düşük yaşam doyumu yaşadığını ve aldatmadan sonra bekledikleri mutluluk artışını gerçek hayatta çoğu zaman bulamadıklarını gösterdi. Yani aldatma, ortalama olarak sürdürülebilir bir “çözüm” değil. Mağdurlar içinse belirgin bir esenkaybı ve güven erozyonu raporlanıyor.

2) Tanım ve sınırlar: “Neye aldatma diyoruz?”

  • Çiftler “aldatma”yı farklı çizer: kimine göre yalnızca cinsellik, kimine göre duygusal yakınlık da sınırı aşar; kimileri gizli mesajlaşmayı bile aldatma görür. ABD’deki YouGov verisi, cinsiyet farkını burada gözler önüne seriyor: kadınlar duygusal ve çevrim-içi davranışları daha sık “aldatma” sayıyor; erkekler fiziksel yakınlık eylemlerini merkeze alıyor. Bu fark, kimin “aldattığı” algısına da yansıyor.

3) Bağlanma stilleri (attachment)

  • Sistematik derlemeler ve yeni meta-analizler; kaygılı ve kaçıngan bağlanma boyutlarında yüksek puanların, aldatma riskini artırdığını buluyor. Kaçıngan bireyler yakınlıktan kaçınmaya, alternatifleri idealleştirmeye ve bağlılığı daha zayıf yaşamaya eğilimli; kaygılı bireylerde ise kıskançlık ve onay arayışı aldatma dinamikleriyle kesişebiliyor. Çoğu çalışma, özellikle kaçınganlığın zaman içinde alternatiflere yönelmeyi artırdığını gösteriyor.

4) Kişilik: “Karanlık Üçlü” eğilimleri, sosyo-seksüellik

  • Makyavelcilik, narsisizm ve psikopati boyutları (Karanlık Üçlü) çoğu çalışmada aldatmaya tolerans veya aldatma niyeti/eylemi ile pozitif ilişkilidir. Özellikle psikopati boyutunun, risk ve empati eksikliği nedeniyle eyleme daha çok dönüştüğü rapor edilir.

5) Fırsat ve erişim (işyeri, seyahat, dijital ortam)

  • Özel sektörlerde yoğun seyahat, geç saat mesaileri, mahrem dijital kanallar (DM’ler, kaybolan mesajlar) ve eski partnerlerle yeniden bağlanma (sosyal ağlar) fırsat pencerelerini büyütür. Tutumların yumuşadığı kültürlerde ilişki “sınırları” da daha geçirgen algılanır. Avrupa’da genç kuşaklarda tek eşliliğe daha esnek bakan tutumlar, tam da bu çerçevede yükseliyor.

“Kadınlar mı erkekler mi daha çok aldatıyor?” sorusunu doğru sormanın 5 yolu

Tanımı netleştirin: Duygusal yakınlaşma dâhil mi? Flört, öpüşme, erotik mesajlar? Aynı çift, bu sorulara farklı cevap verebilir. Politika önerisi: İlişki sözleşmesi (sınırlar ve beklentiler) yazılı/sözlü netleştirme.

Evliler mi, tüm yetişkinler mi? GSS, evli bireylerde cinsel aldatmayı sorar; bazı Avrupa çalışmalarında birlikte yaşayanlar da dâhildir. Kime sorulduğu önemlidir.

Yaş ve kuşak etkisi: Aynı ülkede dahi 20’ler ve 60’lar farklı sonuç verebilir. ABD verisi, kadınlarda bazı kuşaklarda artışı gösterdi—“fark kapanıyor” gözlemi buradan gelir.

Kültür ve tabu: İtiraf oranları kültüre duyarlıdır. Fransa örneğindeki yüksek yaşam boyu itiraf oranları, başka ülkelerdeki rakamlarla doğrudan karşılaştırılamaz.

Zaman içinde trend: Manşetler “aldatma patladı” dese de GSS uzun vadede büyük sıçrama göstermiyor. Algı ≠ veri.

Duygusal vs. cinsel aldatma: Cinsiyet farkı nereden geliyor?
Chapman University’nin 63.894 katılımcıyla yaptığı büyük çalışmada, erkeklerin cinsel, kadınların duygusal aldatmaya daha çok tepki verdiği (daha güçlü kıskançlık ve tehdit algısı) bulundu. Evrimsel psikoloji bu farkı ebeveynlik kesinliği ve kaynak/bağlanma duyarlılıklarıyla açıklarken, sosyal inşa yaklaşımı öğrenilmiş normlar ve rollerin payına dikkat çeker. Gerçekte iki açıklama birlikte işliyor olabilir. Önemli olan şu: “Aldatma”yı yalnızca yatak odasında değil, kalpte ve telefonda da tartışmak gerekir.

Aldatmanın sonuçları: İlişki biter mi, iyileşir mi?

  • Psychological Science 2022 bulguları, aldatmanın önce gelen bir mutsuzluğun sonucu olabildiğini; sonrasında ise beklenen mutluluk artışını getirmediğini gösteriyor. Mağdurlarda güven travması yaygın. Bu, aldatmanın kalıcı çözüm olmadığına güçlü bir işaret.
  • Buna rağmen, bazı çiftler iyi bir müdahale (bireysel/çift terapisi, açık sözleşme, değer/limitlerin yeniden yazımı) ile ilişkiyi yeniden inşa edebiliyor. Burada bağlanma yaralarının ele alınması ve aldatma tanımının netleşmesi kritik.

Aldatmayı ne azaltır?

Sınırları konuşun: Mesajlaşma, flört, öğle yemeği, eski sevgiliyle temas… Hangi eylem “kırmızı çizgi”? Çifte özgü bir davranış rehberi yazın. (YouGov verileri, insanların “aldatma” çizgilerini farklı çizdiğini gösteriyor.)

Bağlanma farkındalığı: Kaygılı/kaçıngan örüntüler, tetikleyiciler ve regülasyon becerileri üzerine eğitim/terapi, aldatma riskini azaltabilir. (Sistematik derlemeler güvenli bağlanmanın koruyucu olduğunu söylüyor.)

Doyum ve beklenti uyumu: Cinsel ve duygusal ihtiyaçlarınızı erken ve düzenli konuşun. Bilim, kronik doyumsuzluğun aldatma riskini büyüttüğünü; aldatmanın da çoğu zaman beklenen faydayı getirmediğini gösteriyor.

Fırsat yönetimi: İş seyahatleri, alkollü sosyalleşme, “kaybolan mesajlar” gibi yüksek riskli bağlamlarda şeffaflık protokolleri belirleyin. (Avrupa’da tutumların yumuşaması, sınır bulanıklığını artırabilir.)

Dijital hijyen: Parola paylaşımı şart değil ama gizlilik ≠ sır. Sırlar güvensizliği büyütür; mahremiyet ise karşılıklı güvenle işler.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

Aldatma oranları dünya genelinde artıyor mu?
Kesin bir “küresel artış” göstermek güç. ABD’nin GSS verisi uzun vadede dramatik bir yükseliş ortaya koymuyor. Sosyal medyada konu çok görünür olduğu için “algı” artmış olabilir.

Erkekler mi daha çok aldatır?
Dar tanım (evliyken cinsel ilişki) ve ABD verisiyle konuşursak evet; fakat yaş ve kuşak farkları resmi değiştirir. Tanımı duygusal/çevrim-içi alanlara genişletirseniz cinsiyet farkı daralabilir ya da yön değiştirebilir.

Kadınlarda artış var mı?
Bazı yaşda evet. IFS’nin GSS analizleri, özellikle belirli dönemlerde kadınlarda artış eğilimi gösterildiğini yazıyor. Bu durum, ekonomik bağımsızlık, fırsat ve norm değişimiyle de açıklanıyor.

Duygusal aldatma daha mı yaygın?
“Sınır” tanımına bağlı. Anketler; mesajlaşma, gizli yakınlık ve flört gibi davranışların sıkça aldatma sayıldığını ve kadınların bu başlıklarda daha katı olduğunu gösteriyor.

Aldatma ilişkiyi her zaman bitirir mi?
Hayır. Araştırmalar, aldatmanın mutluluk artırıcı bir strateji olmadığını; fakat doğru müdahalelerle bazı çiftlerin ilişkiyi onarabildiğini gösteriyor.

Kaynak notu (metodoloji şeffaflığı)

  • GSS / IFS analizleri: ABD’de evli bireylere “evlilik sürerken cinsel ilişki” sorusunun uzun dönemli sonuçları; cinsiyet ve yaş/kohort kırılımları.
  • IFOP/YouGov 2022 Avrupa: Çok ülkeli saha; tek eşliliğe/aldatmaya dair tutum ve davranış göstergeleri. (Örneklemler ülkeler arası karşılaştırılabilir şekilde oluşturulmuştur.)
  • YouGov 2022 ABD (aldatma tanımları): Cinsiyetler arasında neyin aldatma sayıldığına ilişkin farkları gösteren, geniş örneklemli çalışma.
  • Psychological Science 2022 (dinamikler): Aldatma öncesi/sonrası esenlik ve ilişki doyumu dinamiklerini izleyen, güçlü tasarımlı çalışma.
  • Fransa 2014 IFOP (tarihsel bağlam): Yaşam boyu aldatma itiraf oranları üzerine ülke örneği; Le Monde özet/atıf.
  • Trend yorumu: “Aldatma salgını” algısının veriyle desteklenmediğine dair Amerikan Survey Center özeti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir